Ana içeriğe atla

ZETİNA DİKİŞ MAKİNASI, TENEKE MALZEME KUTUSU

ZETİNA DİKİŞ  MAKİNASI, TENEKE MALZEME KUTUSU

Türk malı

          Made in Turkey      

16*7,5*4 cm boyutlarındadır. Kutunun kapağında dikiş diken gelin görseli bulunmaktadır. Zetina dikiş makinalarının üreticisi 1946 da Çekoslavakya’da kurulmuş olan Zetina’dır.  Fabrika 1960 larda üretime son vermiştir.

“Zetina dikiş makinesi, her gelin kızın rüyası.“ Bu, bir reklâm cümlesi! Bir çeşit klişeye dönüştü. Yıllar boyunca dişil gücü, dikiş dikip gelin olmaya özendiren bir reklâm cümlesi. Gerçekten içimize işledi. Bugün bile birileri, dikiş makinesinin ‘olmazsa olmaz’ varlığını çeyiz denkleri arasında görme arzusu duyuyordur. Klişe, markayı yaşatmayı sürdürdü. Firma, Türkiye pazarını eskisi gibi stratejik görüyor mu, emin olmak zor. Fakat bu ülkede ismi var, birçoğumuzdan daha yerli.  Geleneksel bir Çek markası Zetina. İlk örnekleri, 1930’larda, Moravia’da üretilmiş. Marka’nın  geleneği  ‘yüksek kaliteli ürün garantisi’ çağrışımı yapması. Ev hanımları markayı kısa sürede benimsemiş. Zetına bir marka olarak kaydedilmiş ve bugünlere kadar gelmiş. Zetına markasına 1990’larda yeniden can verildiği bildiriliyor. Tasarımları yenilenen Zetina marka dikiş makinelerini Janome firması üretiyor. Model 2312, savaş öncesi geleneğe ait Çek markasının başarılı bir devamı. Kuruluş, Model 2312’yi, deneyimlerini ve yıllar içinde dikiş makinesi endüstrisinde meydana gelen gelişmeleri, tasarımına yansıtarak, üretim sürecini yenileyerek üretmiş.  Yeni modelle birlikte firmanın işleri düzelmiş, Çek pazarına 20,000’den fazla dikiş makinesi satışı gerçekleştirmişler. Bu, markayı pazarda yeniden dikkat çekici bir yere taşıyan eşikmiş. En iyi satılan marka ünvanı da gecikmeden gelmiş. Model’in popüler olma nedeni dikiş fonksiyonları, daha çok da kalitesiymiş. Ardından diğer başarılı model gelmiş; Zetına 1899. 1995 yılı civarında, pazar doyuma ulaştığında ve müşteri ihtiyaçları değişmeye başladığında Zetına, bu dönemi bir fırsat olarak değerlendirebilmiş ve piyasaya yeni bir ürün sunmuş. Dikiş makinelerinin yeni kuşak üyesi olan bu makineler geliştirilmiş fonksiyonları, yeni tip dekoratif nakış becerileri ile değişime uyum sağlayabilmişler. Overlok ve triko örgü yapmaya varan becerileri ile alıcı bulmaları hiç sorun olmamış. Yeni Zetına modelleri de geliyor; teknolojideki gelişmelere koşut olarak. Zetına, Çek pazarında hatırı sayılır bir performans sergiliyor. Kalite ve son kullanıcı memnuniyetini önceleyerek sürdürülen bu performans, markayı yaşatan dinamiklerden en önemlisi!. Türkiye’de ise eski zamanlardaki gibi etkili bir pazarlama yapıldığı söylenemez. Oysa marka ölmedi / unutulmadı. Daha önce de yazdığımız gibi, bizden bile ‘yerli’. Gerçi ekonomik dengesizlik ve artan yoksullaşma oranı, ev kadınlarını çalışma hayatına atılmak zorunda bıraktığından beri, makine satışlarında eski başarı beklenmemeli. Gelin kızlarımızın dikiş-nakışa ayırabilecekleri zaman, giderek azalıyor. Ne var ki, yoksullaşan, pahalı giysileri görmemeye çalışan kitle için çekici olabilir ve evde gelişecek bir iş fırsatı olarak değerlendirilmesi de mümkündür. İlginç bir bilgiyi paylaşalım sizlerle: Karacadağ, Mandel Göçerleri hakkında yazan Gül San, Şanlıurfa Karacadağ’dan başlayıp Mandel’e kadar olan bölgede İlkbahardan sonbahara kadar yaşayan 78 göçer ailesi (geniş aile) bulunduğunu haber veriyor. Bildiğiniz gibi Göçerler, sürü hayvancılığı yapıyor, mevsimlere bağlı olarak yer değiştiriyorlar. Toprağa yerleşik olmayan bu insan toplulukları yaşamlarını kıl çadırlarda, devlet hizmetlerinden büyük ölçüde mahrum sürdürüyorlar ( yol, elektrik, eğitim, sağlık, v.b.) Yedi kuşaktır devam eden bir durum, bu. San’ın haberinde dikkat çekici bir bölüm şöyle diyor; “Mandel’de erkekler çobanlık yaparken kadınlar ise keçi yünlerini tarayıp, teşi ( yün eğirmek ) yapılan ipler, yere kurulan basit tezgâhlar yardımıyla yaşadıkları kıl çadırları dokuyorlar. Göçer kadınların hepsi kıl çadır dokumasını biliyor. Keçi yününden yapılan çadırların özelliği yazın serin kışın sıcak olması ve kışın yağmur suyunu geçirmemesi. Her çadırda bir adet Zetına dikiş makinesi bulunuyor.”  Ne kadar ilginç değil mi? Bu, bir marka başarısıdır. Devam etmesini dileyelim. Markayı marka kılan, deneyim ve onun sonucu olarak gelişen müşteri bağlılığıdır. Bağlılığın temelini ise Zetına’nın dayanıklılık-kalite duyarlılığı oluşturuyor gerek. Kısacası, bildiriyoruz: Zetına Türkiye’yi bile dolaşıyor, gelin kızların düşlerinden silkelenerek yayıldığı çadır denkleri arasında. Hâlâ.                                                                                                                                             

Reyhan YILDIRIM 13 Ağustos 2007, İstanbul ETÜDER, MARKALAR Dergisi                                                

Türkiye’de üretim ve montajını gerçekleştiren olan Özdiyar Dış Ticaret, 1950 yılında İstanbul Rami’de kurulmuştur. Kutu 1950-60 lı yıllara aittir.                                             

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KIRSAL YAŞAM GÖRSELLİ TENEKE KUTU

KIRSAL YAŞAM GÖRSELLİ TENEKE KUTU Hollanda malı Made in Holland 15,5*18,5*5 cm boyutlarındadır. Kutunun kapağında nehir, köprü, değirmen, evler, nehirde kütük taşıyan  insanların olduğu kırsal yaşamdan bir kesit sunulmaktadır. Görsel baskı sırasında başka bir baskı ile kısmen kapatılmıştır. Kenarlar ve yan yüzler geometrik figürlerle süslenmiştir. Altında “Container Made İn Holland” yazılıdır. Hediyelik şekerleme, çikolata kutusu olduğu düşünülmektedir.  

BİR ZAMBO HİKAYESİ

 BİR ZAMBO HİKAYESİ 1950’li yılında Karaköy’de küçük bir imalathane de üretilir Zambo. Üretende içine bol fındık koyar. Amacı bol fındıklı bir çikolata lezzeti yaratmak değildir aslında. Fındık çok ucuzdur, bu ucuzluğun sağladığı olanakla yoğun bir fındık tadı yakalanmak istenmiştir. Ambalajda çikolatayı pahalı hale getiren başka bir nedendir. Onun içinde ambalaj yapmaz. Alüminyum kağıda sarıverir. Ve ilk olarak da Beyoğlu’nda satılmaya başlanır. Böylece bol fındıklı, ambalajsız bir “Beyoğlu Çukulatası”  doğar. Ambalajsız olmak zamanla Zambo’nun fiyakası olur. Fındığı da içindeki yoğun kakao tadının baştacı. Zambo, İsmail Özgey tarafından 1950 yılında kurulmuş. İlk önce sakızı çıkmış. Teneke kutularda satılan Zambo sakızları o dönem çok popülermiş. Karaköy'deki küçük imalathanede sakızın ardından çikolata üretimi başlamış. Çikolatalar, alışverişin kalbinin attığı yerde, yani Beyoğlu'nda bir büfede İstanbulluların beğenisine sunulmuş. İsmail Özgey, çikolatanın hammaddesi olan...

HAEBERLEİN METZGER NURNBERGER OBLATEN-LEBKUCHEN ŞEKERLEME VE ÇİKOLATA KUTUSU

  HAEBERLEİN METZGER NURNBERGER OBLATEN-LEBKUCHEN  ZENCEFİLLİ KURABİYE KUTUSU Alman malı Made in Germany 23*8*7 cm boyutlarında teneke kutudur. Kapağında sarı ve mavi renklerin olduğu süslemeler arasında şehrin tarihi yapılarının görseli ve firma adı HM amblemi yer almaktadır. Kutunun yan yüzlerinde aynı şekilde mavi zeminde sarı yaldızlı süslemelerin ve sütunların arasında eski şehir görselleri yer almaktadır. Kutunun altında farklı di llerden ürünün içeriği, saklanma koşulları, 300 gram net ağırlığının olduğu yapıştırılmış kağıt etikette yer almaktadır. Heinrich Haeberlein şirketinin kökenleri, Johann Caspar Schores'in 1810'da sahip olduğu zencefilli kurabiye dükkanında yatmaktadır. Oğlu Martin de 1840'larda çikolata yapmaya başlamıştır. Schore'un damadı Heinrich Haeberlein, 1846'da işi devralmış ve onun adını vermiştir. Haeberlein şirketi tamamen yeniden tasarlamıştır. Küçük bir zencefilli kurabiye dükkanı, geniş kapsamlı ticari ilişkilere sahip büyük bir ş...